Theodor Adorno, Sahicilik Jargonu: Alman İdeolojisi Üzerine adlı eserinde Martin Heidegger’in Varlık ve Zaman’daki Dasein analizine Marxist-Hegelci bir perspektiften eleştiriler yöneltmiştir. Bu makalenin amacı, Adorno’nun Heidegger felsefesine getirdiği eleştirileri tartışarak, Heidegger felsefesinin bu eleştirilere önerebileceği yanıtları irdelemektir. Makale Adorno’nun eleştirilerini dört ana başlıkta tartışıyor: (I) dil eleştirisi; (II) jargonun burjuva değerlerini evrenselleştirerek meşrulaştırmaya zemin hazırladığı gibi, bireyi pasifliğe yönelttiği eleştirisi; (III) Heidegger’in ontolojik analizinin, kapitalizmin şekillendirdiği deneyim ve durumları ontolojik varoluşsal kavramlar olarak sunmak suretiyle bunların ideolojik arka planını ve kökenlerini görmezden geldiği eleştirisi; (IV) Heidegger felsefesinin ölüm ve yok oluşu yücelttiği eleştirisi. Adorno’nun söz konıusu başlıklar altında incelediğimiz eleştirileri bizi Heidegger felsefesi ve eleştirel teoriyi bir arada düşünmeye sevk edebilir. Makale bunun imkanının, Dasein’ın zaten kaçınılmaz olarak bir dünya-içinde-varoluş olduğuna ve bu durumun bulunduğu sosyo-politik ontik durumu kavrayabilmesinin ve sahici bir anlayışın bu duruma eleştirel bir tepki göstermesinin önünü açabileceğine dikkat çekmektedir.
In his book The Jargon of Authenticity, Theodor Adorno severely criticizes Martin Heidegger’s analysis of Dasein from a Marxist-Hegelian perspective in his seminal work Being and Time. This article discusses Adorno's criticisms of Heidegger’s philosophy and examines the Heideggerian responses to them. The article gathers Adorno’s main criticisms as the critique: (I) of language; (II) that the jargon legitimizes bourgeois values and pacifies the individual; (III) that Heidegger’s ontological analysis presents the experiences and states shaped by capitalism as existential concepts, ignoring their ideological background and origins; (IV) that Heidegger’s philosophy glorifies death. Adorno’s criticisms may encourage us to think of Heidegger’s philosophy and critical theory together. The article argues that such possibility lies in Heidegger’s notion that Dasein is being-in-the-world, and authenticity may incite a genuine grasp of and a critical response to Dasein's socio-political situation.