Bu makale Kindî’nin, İslâm Felsefesi geleneğinin geneline hâkim olan din-felsefe uzlaştırması problematiğine özgün katkılarını kendisi öncesindeki bazı geleneklerle karşılaştırmalı olarak ele almayı hedeflemektedir. Makalenin ana tezi Kindî’nin, din ile felsefeyi uzlaştırırken, kendisi öncesindeki zengin bilimsel ve felsefî mirası özel bir gayretle ihata etmeye çalışarak döneminin astronomiden matematiğe ve fiziğe kadar bilimsel birikimini kullanmak suretiyle, bir taraftan iç tutarlığını koruyan, diğer taraftan da temel dinî kabulleri zorlamayan sofistike bir felsefî dizge oluşturmaya çalıştığını göstermektir. Makalede temel olarak Tanrının mahiyeti ve birliği, yaratma eylemi, göksel cisimlerin fonksiyonu, nefsin kaynağı ve bedenden ayrıldıktan sonraki durumu gibi din-felsefe ilişkisine dair konular ele alınmıştır. Kindî’nin bu konuları ele alırken gnostik geleneklerden tutun, Platon ve Aristoteles gibi filozofların ve Pisagorculuk, Yeni Pisagorculuk ve Yeni Platonculuk gibi felsefî okulların kavram, kuram ve metodlarından eleştirel ve seçmeci bir metodla nasıl yararlandığı da gösterilmeye çalışıldı.
This article aims to outline al-Kindi's contribution in reconciling the disciplines of religion and philosophy, a perennial concern that has shaped the character of the tradition of Islamic philosophy since his time. The article's central thesis demonstrates that al-Kindi devoted a significant amount of attention to attempting to reconcile religion and philosophy by actively using the rich scientific and philosophical heritage before him. He used his scientific knowledge from astronomy, mathematics, and physics to the greatest possible extent to preserve the internal consistency of his philosophy on the one hand and construct a sophisticated philosophical system that does not force creedal acceptance on the other. The main axis of the article concerns the notions of God's oneness, the creation of the universe, function of celestial bodies, source of the soul and its fate after leaving the body – which, in particular, forms the bedrock of al-Kindi's thesis of reconciliation. While engaging in the aforementioned points of discussion, we have tried to show that although al-Kindi benefited from the rich philosophical accumulation of former scientific traditions, as well as from the concepts, theories and methods of Pythagoreanism, Plato, Aristotle, New Pythagoreanism and Neo-Platonism in enriching his system, he always tried to harmonize his philosophy with Islamic Creed.