Kiev Varoluşçuluk Okulu filozofu Mykola Berdyaev’in (1874-1948) eskatolojik metafiziğindeki “hakikat”, “iyi” ve “güzellik” kategorileri, insanın nitelik ve değer boyutlarını ve buna bağlı olarak yapıyı tanımlar. eskatolojik epistemolojiler, etik ve estetik. Tamamen farklılaşmaya ve organize kaosa neden olan uzay ve zamanın niceliksel yakalanmasının teknikleşmiş medeniyetinin küreselleşme ilkesine karşı çıkıyorlar. Berdyaev, kriz çelişkilerinin çözümünü teleoloji ve estetik merceğinden ele alıyor, çünkü medeniyet krizinin temel sorunu, insanların bilincinin hedeflere değil, yaşam araçlarına yönelik olmasıdır. Yine de nihai amaç, yaşamı ontolojik güzelliğe dönüştürmektir, aksi takdirde iktisat ve teknizmin egemenliği bir diktatörlüğün ve teknik kıyametin kurulmasına yol açacaktır. Bu, estetiğin Berdyaev’in varoluşsal kişiliğinin temeli olduğuna inanmak ve onun bilimsel söylemine yeni bir “eskatolojik estetik” terimi eklemek için sebep verir.
The “truth”, “good” and “beauty” categories in the eschatological metaphysics of Mykola Berdyaev (1874-1948), the philosopher of the Kyiv School of Existentialism, define the qualitative and value dimensions of the human person and accordingly structure eschatological epistemologies, ethics and aesthetics. They are opposed to the globalization principle of the technified civilization of the quantitative capture of space and time, which caused total differentiation and organized chaos. Berdyaev considers the solution of crisis contradictions through the lens of teleology and aesthetics because the main problem of the civilization crisis is that the consciousness of people is directed not towards objectives, but towards the means of life. Yet the ultimate goal is to transform life into ontological beauty, otherwise, the dominance of economism and technicism will lead to the establishment of a dictatorship and technical apocalypse. This gives reason to believe that aesthetics is the basis of Berdyaev’s existential personalism and to introduce a new term “eschatological aesthetics” into his scientific discourse.