Bu yazıda Anarşizm literatüründe sıklıkla karşımıza çıkan ‘anarşist Tolstoy’ sınıflamasını eleştiriyor, bunun yanlış bir isimlendirme olduğunu savunuyoruz. Bilindiği gibi tarihsel gelişimi içinde kendisini birçok akımla ilişkilendiren anarşizm, süreç içinde şekillenmiş kuramsal yapısında belirsizlikler sunar. Söz konusu olan Tolstoy olduğundaysa anarşizmin savunucuları bile Tolstoy’un ‘anarşizmini’ tartışma konusu yapmışlardır. Makale Albert Meltzer’in ‘anarşist Tolstoy’ isimlendirmesine yönelttiği eleştiriden yola çıkarak, böyle bir ilişkilendirmenin yanlışlığını temellendirmeye çalışıyor. Anarşist kuramın içinden gelen bu eleştirilere ek olarak, Tolstoy’un yaşamını adadığı insanlık/sevgi dini idealinin/kavramının geleneksel kökenleri de Tolstoy’u bir anarşist olarak sınıflamamızı imkânsız kılmaktadır. Tolstoy’un entelektüel ve ruhsal anlamda tüm yaşamını adadığı mücadelenin bu kökenleri göz önüne alındığında yazar/düşünür Tolstoy anarşizm geleneğinden çok ‘süregiden felsefe’ geleneğine ait olarak görülmelidir.
In this paper, we criticize a well-known remark in the anarchist literature, i.e., ‘Tolstoy, the Anarchist’, and we claim that this naming is, in fact, an oxymoron. As a theory having related itself to many movements throughout its historical development, anarchism presents considerable uncertainties in its theoretical structure that formed within the process. And as far as Tolstoy is concerned, even some of its proponents reject the claim that he was an anarchist. Departing from Albert Melzer’s view on Tolstoy, this paper tries to show that Meltzer was right in claiming that Tolstoy ‘had never been an anarchist’. In addition to these criticisms coming from the anarchist movement itself, this rejection is mainly grounded in the traditional roots of the concept of an ‘ideal’ religion, a religion of love that would encompass all humanity. When taken into consideration, these traditional roots to which Tolstoy devoted all his life intellectually and spiritually must bring him closer to the Perennial Philosophy; as a result, we claim that Tolstoy must be viewed as a ‘perennialist’ rather than an ‘anarchist’