Author :
Abstract
Bu çalışma, Karl Marx’ın “Yahudi Sorunu Üzerine” adlı metnini, Bruno Bauer’e karşı geliştirdiği argümanları siyasal özgürleşmenin doğasındaki sınırların daha geniş bir eleştirisi olarak konumlandırarak ele almaktadır. Marx, siyasal özgürleşmenin yetersiz olduğunu savunur; devletin toplumsal ayrımları özel alana iterek egoizm ve mülkiyetten kaynaklanan derin toplumsal yabancılaşmayı çözmediğini belirtir. Bunu, yabancılaşmayı, özel mülkiyeti ve sınıf ayrımlarını aşarak gerçek toplumsal kendini gerçekleştirmeye olanak tanıyan köklü bir toplumsal dönüşüm olan “insan özgürleşmesi” ile karşılaştırır. Marx’ın eleştirisi nihayetinde kapitalizmin meta merkezli doğasını hedefler.
Keywords
Abstract
This study explores Karl Marx’s “On the Jewish Question,” positioning his arguments against Bruno Bauer as a broader critique of political emancipation’s inherent limitations. Marx argues political emancipation is insufficient; the state relegates social distinctions to the private sphere without resolving deeper social alienation from egoism and property. He contrasts this with “human emancipation,” a profound societal transformation to overcome alienation, private property, and class divisions, allowing genuine social self-realization. Marx’s critique ultimately targets capitalism’s commodity-centric nature.
