Ahlaki kötülük ve onun nihai nedenine ilişkin tartışma etik, ahlak ve din felsefenin kadim tartışmalarından biridir. Bu tartışmanın bir tarafı olarak Leibniz de –Pope ile birlikte– ahlaki optimizm düşüncesi ortaya koyar. Tanrısal aklı, istemeyi ve planı göz önünde bulunduran ama aynı zamanda mantıksal ilkelere sıkıcı bağlı kalmaya çalışan Leibniz için Tanrı, her-şeye-gücü-yeten, en iyi ve her şeyi bilendir; dolayısıyla mümkün dünyaları göz önünde bulundurarak bu dünyalar arasından en iyisini yaratmış olması gerekir. Voltaire bu felsefi iyimserliğe karşı çıkar. Özellikle kötülüğün deneyimi ile yaygınlığı ve onun nihai nedeninin sınırlı insan aklı için bilinemez oluşu önemli karşı çıkış noktalarıdır. Bu anlamda Leibniz’in düşüncelerini eserlerinde hicveder. Bu çalışmada kötülük bağlamında Leibniz düşünceleri ve Voltaire’in buna yönelik eleştirileri tartışılmıştır.
The discussion about moral evil and its ultimate cause is one of the ancient debates of ethics, morality, and religious philosophy. As one side of this debate, Leibniz – together with Pope – puts forward the idea of moral optimism. For Leibniz, who considers divine reason, will, and plan, but at the same time tries to stick to logical principles, God is omnipotent, best, and omniscient; therefore, considering the possible worlds, he must have created the best among them. Voltaire opposes this philosophical optimism. In particular, the experience and prevalence of evil and the fact that its ultimate cause is unknown to the limited human mind are important objections. In this sense, he satirizes Leibniz's thoughts in his works. In this study, Leibniz's thoughts in the context of evil and Voltaire's criticisms are discussed.