Ulus-devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte Müslümanların da İslam çatısı altında siyasi bir birlik kurmaya başladıkları görülmektedir. Bu girişimler İslam devletinin uygulanabilirliği konusundaki tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Yerli-özgün yönetim modelleri arayışı ile uyumlu olan ve son zamanlarda kamu yönetimi literatüründe oldukça hareketli bir konu olan bu tartışmaların İslamî esaslara değil, Müslüman devletlerin tarihsel tecrübelerine dayandığı anlaşılmaktadır. İslamî ilkelerin yerine tarihsel uygulamaların ulus-devlete temel alınması, doğrudan, teori ile pratiğin çatıştığı yanılgısına yol açmıştır. Ancak Müslüman devletlerin başarılı uygulamaları, yaşadıkları çağın gereklerini ve İslam ile yönetim ilişkisini yorumlayabilmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu makalede, mevcut İslam devleti tartışmalarının bu bakış açısı doğrultusunda gözden geçirilmesinin gerekli olduğu ileri sürülmektedir.
With the emergence of nation-states, it is seen that Muslims have started to establish a political union under the roof of Islam, as well. These initiatives brought along the debates on the applicability of the Islamic state. It is understood that these debates, which have been compatible with the search for indigenous administration models, and which have recently been a very lively subject in the public administration literature, are not based on the principles of Islam, but on the historical experience of Muslim states. The fact that historical practices were placed on the foundations of the nation-state instead of Islamic principles directly led to the misconception that theory and practice conflict. However, Muslim states’ successful practices arise from their ability to interpret the requirements of the era they live in and the relationship between Islam and the government. In this essay, is suggested that it is necessary to review the current Islamic state debates in line with this perspective.