Husserl’le adını duyuran fenomenoloji modern düşüncenin ve sıkça dile gelen Avrupa bilimlerinin yol açtığı bir “kriz”den neşet ederek bilince geri dönüşü beraberinde getiren bilinç araştırmasına karşılık gelir. Ancak bu bilinçte neler olup bittiğine dair girişilen araştırmayla fenomenoloji, bir metot olmasının yanı sıra reel nesnenin mahiyetine ulaşma gayesine dönüşmesi doğrultusunda mahiyet (öz) öğretisini de oluşturmuştur. Fenomenolojide yer alan modern epistemolojinin özne-nesne dikotimisi ve nesnenin açıklığını yakalama bağlamındaki gerçeklik arayışı, egzistansiyalistlerle birlikte psikologlar üzerinde de etkisini sürdürmüştür. Bunun yanı sıra fenomenolojinin bilhassa Heidegger’in temel ontolojisinde öncelikle izlediği yöntem haline gelmesinde derin bir tesiri olduğu anlaşılmaktadır. Bu anlamda çalışmamız, Husserl ve Heidegger’in fenomenolojiden ne anladıklarını ele alma kapsamında, fenomenolojinin Husserl’in felsefesinde başköşeye oturttuğu bilinç sorunsalından Heidegger’de varlık sorunsalına nasıl dönüştüğünü “bilinç” ve “düşünme” kavramlarını odak noktası kılarak açıklığa kavuşturmayı amaçlamaktadır. Buna bağlı olarak araştırmamız Heidegger’de açığa çıkan fenomenolojinin, felsefenin yeni bir metodolojik temelini göstermesi suretiyle varlığın hakikatinin (aletheia) anlamının açıklığının keşfedilişi olarak varolanın varlığının kendisini görünür kılması noktasında nasıl bir ontolojik zemini olduğunu aydınlık kılma amacındadır.
Phenomenology, which is notable for Husserl, corresponds to consciousness research that brings back a return to consciousness by coming into existence from a “crisis” caused by modern thought and the frequently expressed European sciences. However, phenomenology, which is attempted for what is going on in this consciousness, has formed its doctrine in the direction of being a method as well as transforming it into the aim of reaching the nature of the real object. The pursuit of reality in the direction of capturing the clarity of the object and subject-object dichotomy taking modern epistemology which is discussed phenomenology has continued its influence on psychologists as well as existentialists. In addition, it is understood that phenomenology especially has a profound influence on Heidegger’s basic method of fundamental ontology. In this sense, our study that is within the scope of addressing what Husserl and Heidegger understand from phenomenology aims how the phenomenology transformed from the problem of consciousness into which he was placed in the corner of Husserl’s philosophy, to the problem of Being in Heidegger who focus on the concepts of “consciousness” and “thinking” which clarify the matter of Being. Thus, our research ensures to make visible to demonstrate how phenomenology philosophy as well as showing a new methodological basis of philosophy revealed in Heidegger has an ontological basis for discovering the meaning of the truth (aletheia) explication Being of Being.