Bu çalışma, Martin Heidegger’ın son dönem düşüncesinde vurguladığı şiirsel ikamet temasının önemini hakikatin özüyle ve dünyanın dörtlü yapı bağlamında tezahürüyle ilişkilendirerek araştırır. Heidegger, şiirselliğin Varlık’ın unutuluşuyla özdeşleşen çağımızı daha iyi anlamamızı sağlayacağını düşünmektedir. O, tarihi, Varlık’ın gidişatıyla kurduğumuz diyaloğu hatırladığımız zaman tezahür edecek bir “eve dönüş” olarak görür. Şiirsel ikamet ile tarihin sahiplenilmesi arasındaki ilişkinin Friedrich Hölderlin’in “Der Ister” ilahisine atıf yaparak netleştirdikten sonra bu çalışma, Heidegger’e göre tarihe iştirak etmenin ön koşulunun Varlık’ı dinlemeyi ve O’na cevap vermeyi öğrenmekle; bunun ise ancak kendimizi bu dünyada gerçekten yuvamızda hissederek barınmamızı sağlayan şiirsellikle mümkün olacağını savunur.
This paper explores the significance of poetic dwelling in Martin Heidegger’s later thought in terms of its relevance to the essence of truth and his notion of the fourfold as world’s disclosure. Heidegger emphasizes that the poetic provides us with a better understanding of our modern era, which is notable by the oblivion of Being. He regards history as a homecoming, which manifests itself when we remember that we are in a dialogue with the destining of Being. After clarifying the relationship between poetic dwelling and appropriation of history whilst referring to Friedrich Hölderlin’s hymn, “The Ister” (“Der Ister”), this paper argues that according to Heidegger, the precondition of participating in history is learning to listen and respond to the address of Being; which is only possible via the poetic which enables us to feel home and genuinely dwell on this earth.