H. L. A. Hart, yirminci yüzyılın önemli hukuk felsefecilerinden biridir. Hukukun ortaya çıktığı kavramsal bağı aydınlatmak üzere, dil felsefesine yönelen Hart’ın dikkat yönelttiği ana konu, dilin “açık dokulu” olduğu ve sözcüklerin (ve böylece yasayı ifade eden kuralların ve hukukî kavramların) birden çok açık anlamının olabileceği, dolayısıyla da “yarı gölgesel” durumların her zaman var olduğudur. Hart, hukukî uygulamaların temeli olan yasaların ve hukukî kavramların kendilerini de bu “yarı gölgesel” durumdan muaf görmediği için, bu spekülatif durumu, gündelik dil felsefesi ile aşmayı dener. Dolayısıyla çalışmamız, gündelik dil felsefesinin temel açılım noktaları da olabilecek, “dil ve doğruluk” ile “dil ve söz edimleri” konuları bağlamında Hart’ın hukuk anlayışının nasıl şekillendiğini ve bu konularla olan ilişkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
H. L. Hart is one of the important legal philosophers of the twentieth century. To enlighten the conceptual bond in which the law emerged, the main issue to which Hart paid attention was that the language is “open-textured” and words (and thus the rules and concepts expressing the law) can have more than one open meaning, thus there have always been “semi-shadow” situations. Because Hart does not consider the legal concepts and the laws themselves which are the basis of legal applications to be exempt from this “semi-shadow” situation, he tries to overcome this speculative situation with the ordinary language philosophy. Therefore, our study aims to reveal how Hart’s understanding of the law is shaped and its relationship with these issues within the context of “language and truth” and “language and speech acts” which can be the main opening points of the ordinary language philosophy.