Sosyal bilimlerde sosyal gerçekliğin açıklanması ve anlaşılmasına yönelik birçok teori ortaya konulmuştur. Her teori söz konusu amaca yönelik bir takım imkânlar açığa çıkarırken beraberinde birçok açmazı ya da problemi de doğurmuştur. Sosyal bilimler tarihinde bu anlamda yapısalcılık önemli bir yer işgal etmektedir. Postyapısalcılık ise hem yapısalcılıkla bağı dolayımıyla hem de eleştirel tavrı itibarıyla bütün bir batı düşüncesinin eleştirisi anlamında çok önemlidir. Bu makale yapısalcılığın ve bütün bir batı metafizik geleneğin eleştirisinde oldukça merkezi konuma sahip Jacques Derrida’nın, yapısalcı dilbilimin kurucusu Saussure ve yapısalcılığı antropoloji yoluyla sosyal bilimlere taşımakta önemli bir role sahip Claude Lévi-Strauss’a eleştirileri ele alınmaya çalışılmıştır.
In the social sciences, many theories have been put forward for the explanation and understanding of social reality. Each theory reveals several possibilities for the purpose in question, as well as many dead ends or problems. Structuralism occupies an important place in the history of Social Sciences in this sense. On the other hand, post-structuralism is very important both in terms of its connection to structuralism and in terms of the criticism and critical attitude of all Western thought. This article attempts to address the criticism of Jacques Derrida, the founder of structuralist linguistics Saussure and Claude Lévi-Strauss, who played an important role in bringing structuralism into the social sciences through anthropology, which is very central to the criticism of structuralism and an entire Western metaphysical tradition.